ÇED uygun raporu ve yer seçim izni, ‘ne hak ne de helâl’dir
Kastabala'dan ve Kırmacılı'dan kovaladığımız Üniversal Çimento Fabrikası’na, üçüncü yer olarak; zeytinlikler, mera ve birinci derecedeki tarım alanları ve tescilli Roma kalıntılarının orta yerine, Köyyeri Köyüne 350 metre, Aşağı Bozkuyu köyünün rüzgar üstüne, 950 metre uzağına çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) Uygundur raporu verildiğini öğrenmiş bulunuyoruz.
İstanbul'daki sel felaketi, yasalardaki sağlığı koruma bantları ve kıyı kenar çizgilerinin hangi nedenle konduğunu insanımıza 35’den fazla ölü ve kayıp pahasına bariz olarak bir kez daha göstermiştir. Osmaniye’deki gibi organize sanayi bölgelerinin en az 500 metre yakınına insanların içinde yaşayacağı, okuyacağı, spor yapacağı, dinleneceği (içinde cezaevleri ve ıslahevlerinin konutların ve memur lojmanlarının da bulunduğu başka insan uğraşlarında kullanılan) binaların yapılması, ani gelişen sanayi kazalarından (patlama, yangın, zehirli gaz yayılması gibi) ve doğal afetlerden genel toplumu korumak için yasaktır.
Söz konusu fabrika, yeni adı “İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik” olan gayri sıhhi müesseseler yönetmeliğine aykırıdır; 2008 yılında yürürlülüğe giren Hava Kalitesi Değerlendirme ve Yönetimi Yönetmeliğine de aykırıdır.
Zeytin Yasası, zeytinliklerin 3 km yakınına; Mera Kanunu, meraların yakınına; Kültür ve tabiat varlıklarını koruma mevzuatı da SİT alanlarına sanayi yatırımlarına izin vermez.
Fabrikaya verilen izin şu haliyle yasal gözükmektedir, ancak; yönetmelikler göz ardı edilip arkasına dolanıldığı için; ne hak ne de helâldir. Fabrikanın faaliyetleri sonucu doğacak kul hakkı ödenemez. Elde edileceği veya getireceği söylenen ekonomik kazanç Osmaniye'ye ve fabrika’da çalışanlara helâl olmayacaktır.
İlimiz yöneticileri ve küçük bürokratları yasa ve yönetmelikleri hatalı ve eksik uygulamaktadırlar ve bu nedenle görevlerinin gerektirdiği ehliyette sahip olmadıklarını düşünüyoruz. Neredeyse tamamının yerlerini bilgili ve cesur, memleket sever yöneticilere bırakmalarını sağlamak gerekir. Zaten, yargı aşamasındaki davalarımızın sonuçlanmasını müteakip kendilerine “görevini kötüye kullanmak”tan suç duyurusunda bulunup “kamuyu zarara uğratmak ve yurttaş hukukunu gasp etmekten” tazminat davaları açılacaktır.
Osmaniye'ye, kalkınma adına, yılda üç kez tarım yapılan bereketli topraklarımıza yapılan bu çok uluslu düşman saldırılarını ve yeni haçlı seferlerini püskürtecek kadar onurlu, helâl kazanç sahibi, yurtsever Osmaniyelilerin, Çukurovalıların ve Gavurdağlıların var olduğunu düşünmek istiyoruz.
Osmaniye Çevre Platformu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder