16 Temmuz 2008 Çarşamba

CENGİZ BEKTAŞ'IN YAZISI

10 Mart 2008 tarihli Evrensel gazetesi'ne mücadelemize deztek çıkan bir yazı yazan Mimar, şair ve bilim insanı Cengiz Bektaş'ın yazısını yayımlıyoruz:

10/03/2008

YAŞAMA KÜLTÜRÜ

Cengiz Bektaş
bektas_cengiz@hotmail.com

En alt düzeye çekmeye çalışıyorlar...Bugün 8 Mart (2008). Dün Almanya'dan aradı bir okuyucum. Kızı: "Türkiye'de büyük belediyeler futbola yaptıklarınca (ya da yapacaklarına) kültüre neden yatırım yapmıyorlar? Telefon aç, söyle Cengiz Bektaş'a, bu konuya değinsin.

"Yerel yönetimlere duyurulur.
Bizi ortaçağa geri götürmeye çalışanlara duyurulur.
Sanmayın ki bizi geri götürebileceklerini bir olasılık olarak düşünüyorum.
Geleceğin onları yeneceğinden en küçük bir kuşkum yok.
Bunlar mı Anadolu çocuğu, bunlar mı Müslüman?
Bize verem mikrobu verdiler... Sanıyorlar ki bizi yeniden, kanımızı emecekleri "hasta adam" durumuna getirecekler... Oysa aslında bize bir aşı yapmış gibi oldular. Bedenimiz bu mikroplarla savaşımı öğrenecek böylece... Daha güçlü çıkacağız bu durumdan...
Kendimize, ülkemize inanç içinde büyüdük biz. Babamızın on dokuzuncu yüzyılından yirmi birinci yüzyıla aydınlanma, ilerleme, devrim inancıyla geldik. Tüm iyilikleri, hepimiz, ayrı gayrı düşünmeden herkes için düşünerek, isteyerek...
Çağ gerisini özleyenler geçmişle ilgili neyi biliyorlar da özlüyorlar?
Ama biliyor musunuz en çok kimlere üzülüyorum? Cumhuriyetten her şeyi alıp da ona hiçbir şey vermeyenlere...
Kim bunlar?
Evet, alıp da vermeyenler...
Yalnızca kendilerini düşünenler... Topluma karşı, insanların daha iyi, daha ileri yaşama koşullarına kavuşmaları için en küçük bir sorumluluk duymayanlar...
Yurdumuz en büyük acıları yaşarken hâlâ "ben benci" olabilenler...
Almanya'dan seslenen okuyucumun dediği gibi, yerel yönetimler, bizim paralarımızla neden futbola yatırım yaparlar da kültüre, küçücük ülkeler ölçüsünce bile yatırım yapmazlar? TV'lerle, renkli basınla en düşük düzeyden eğlenceye (?), yarışmaya (dilenmeye) açık saçıklığa alıştırmaya çalışanlar neden yapıyorlar bunu? Bilincimizi körletmeye neden uğraşıyorlar? Böylece sömürüye açık duruma getirmek, öylece de tutmak istemiyorlar mı bizi? Osmanlının son günlerinde olduğu gibi iliğimizi sömürmüyorlar mı yeniden? Buna göz yumup oturacak mıyız? Her şeyimize apaçık el koyanlara karşı elimiz kolumuz bağlı mı kalacak?
***
Kendi ülkelerinde, tarım alanları kirlenmesin diye çimento üretme yerlerini kapattıranlar, ülkemizdeki üretim yerlerini (fabrikaları) ele geçirip kendileri için üretim yaptırırlarken, bize gerekli olan, yurdumuzda üretilen çimentoyu bile onların malıymış gibi bize satıyorlar... Bunlar tarımca değerli birçok yerimizde olduğu gibi, şimdi de "Hierapolis Kastabala" kutsal kenti alanına bir çimento üretim yeri kurmak için tüm izinleri almışlar. Yüzde 65'i yabancıların olan bu kuruluşun önünde, işe girişmek için hemen hemen hiçbir engel kalmamış. Bu girişimi önlemek için 92 yaşına karşın, yiğit bilim kadınımız Prof. Dr. Halet Çambel, Osmaniye'de savaş veriyor. Buradan öneriyorum Osmaniyeli mimarlara, Adanalı mimarlara; Mimarlar Odası örgütlesin, hep birlikte Halet Çambel'e gidelim. Gücümüzü, sesimizi onunkine katalım... En kısa sürede Kastabala'da, neredeyse olduğu gibi duran 5 bin kişilik tiyatrosunda bir bildiri yazıp duyuralım bilinçsizlere, sağır sultanlara, sömürgenlere, onlardan paylananlara: Halet Çambel yalnız değildir! Emekçi Kadınlar Günü bütün kadınlara kutlu olsun!
Kaynak: http://www.evrensel.net/arsiv.php

Hiç yorum yok: